Palekh Mücevher Kutuları (Palekh Minyatürleri)
Palekh, Rusya’nın İvanovskiy bölgesinde bulunan ufak bir ilçedir. Çok eskiden buralarda ikonik sanat gelişti. Fakat, Moğol-Tatar boyunduruğu sırasında Ortodoks ikonları yakıldığından yerel sanat usulü ile yapılan ve kolay saklanabilen minyatür ikonlar yapılmaya başlandı. Bazı efsanelere göre minyatür ikonları, Vladimir ve Suzdal şehirlerinden kaçan ressam rahipler tarafından yapılmaya başlanılmıştır..
Palekh’in bulunduğu yer, bozuk yollardan dolayı tüccarların çok nadir uğradıkları bir bölgeydi. Bu nedenle, buranın eski el sanatı, resim tekniği ve zanaat gelenekleri uzun yıllar boyunca yalın halini korumuştur.
20. yüzyılda devrimden sonra ikon resimleri yasaklandığından Palekh sanatında Puşkin masallarındaki geçen konular, köy yaşamı, devrimci motifler ve doğa manzaraları yer almaya başlamıştır. O zamanlarda Moskova’da ezme kağıt (papyemaşe) kalıpları üzerinde lake ile resim yapan ressamların derneği açılmış ve Palekh ustalarının özenle yaptıkları broşlar, sigara kutuları, süslenmiş not defterleri, kutucukları ve tabii ki, meşhur mücevher kutuları dünyaca ünlü olmuştur.
Palekh mücevher kutuları, papyemaşeden yapılan basit kutular değildir. Masal ve fantastik dünyaya açılan bir kapıdır. Palekh süslemenin ana renkleri, koyu mavi ile yeşil ve kahverengi ile turuncudur. Bunun dışında, ışığı yansıtan özel bir malzeme ve üç boyut efektini veren özel bir teknik kullanılmaktadır. Lake zemin rengi siyah veya kırmızıdır. Palekh lake minyatürlerinin temel özellikleri; ince ayrıntılar, zengin süslemeler, altın rengini vurgulama ve etkileyici bir siluettir.
Eskiden Palekh boyaları renkli taşlarının toz haline getirilmesi ve yumurta ile kvasla karıştırılması ile yapılırdı. Günümüzdeki kullanılan boyalar artık kimyasal boyalarıdır. Fakat, fırçalar ve altın varak boya hala el yöntemi ile yapılır ve bu özel yöntemle yapılan altın boyanın parıltısı Palekh eşyalarının orijinalliğini kanıtlayan en önemli unsurlarından biridir. Bir diğer özellik, lakenin çok ince ve gözle görünmeyen ama çok sağlam olan tabakasıdır.
Matruşka Bebekleri (Matruşka) / Матрёшки
Gizemli, iç içe bir dünya… Matruşka
“Ünü sınırlar ötesine kadar yayılan bu iç içe bebekler, yani matruşkalar Rusların en popüler hediyelik eşyası. Peki nedir bu matruşkalar? Tarihleri nedir derseniz işte o koca bir sır… Sadece Rusya’da değil birçok ülkede, büyük sergiler, fuarlar ve festivallerde en çok ilgi uyandıran Rus halk sanat eseri matruşkaların tarihi gerçekte sadece yüz yıl öncesine dayanıyor.”
Rus matruşkasının doğuşu…
Matruşkanın doğuşu ile ilgili en yaygın ve doğruya yakın bilgi, 1890 yılında, Moskova yakınlarındaki Abrentsevo Malikanesinin “Çocukların eğitim atölyesi”nde doğduğudur. Abretsevo’nun sahibi olan tüccar, basımcı, tercüman, Rus resim kolleksiyoncusu sanata kendini adamış Sava Mamontov yeni Rus stilinde bir yaratı kreasyon elde etmek üzere kendini adar. 19. yüzyılın Rusya’sında büyük bir ekonomi ve kültürel gelişme vardır ve yeni bir akım oluşmaktadır. Birçok meşhur ve yetenekli Rus sanatçı, yerel oymacılar ile birlikte Mamontov’un atölyesinde çalışmaya başlarlar.
Bir gün, geleneksel Cumartesi toplantısına, iyi huylu, kel kafalı ihtiyar Fukuruma’nın figürü getirilir. Bu figür, içinde başka 7 figürü içeren, iç içe geçmiş bir bebektir. Japon efsanelerine göre ise Fukuruma’yı geldiği Japon adası Honshu’da bilinmeyen bir Rus papaz yapmıştır. Gerçekten de Rus oymacıların yaptığı, iç içe geçen paskalya yumurtaları bilinmektedir. Bu bebeklerin meşhur atası olan Fukuruma, Sergei Pasad’daki “Pedogojik oyuncak sanatı” müzesinde halen sergilenmektedir. Bir söylentiye göre Mamotov’un sevgilisinin adı da Matrena’dır
Matruşakanın anlamı…
Eski Rus zamanlarında, işçiler arasında, Matryona veya Matrioska çok meşhur ve beğenilen bir bayan adıdır. Akademisyenler bu ismin kökeninin Mater yani anne olduğunu söylemektedirler. Bu ismin büyük bir işçi ailesinin sağlıklı, canlı ve iri görünüşlü annesini tasvir ettiğini düşünülmektedir. Bunun sonucu olarak Matruşka, içine başka bebekler sığdırılarak yapılan, parlak boyalı tahta figürlerin ismi haline gelir.
3 ile 15 arasında parçadan oluşan bu bebeklerin hep tek sayıda olmasının da bir sebebi var elbet. Bu da Ruslar’da tek sayının uğuruna inanılması. Matruşka hem oymacılık hem de resim açısından Rusya’nın imajı ve ruhudur.
Pavlovoposad Şalı / Павловопосадские платки
Pavlovoposad şalları, Rusya’nın en renkli ve meşhur sembollerinden biridir
Rusya yolculuğundan sonra evine dönen birçok turist Rusya’yı anımsatacak hatıralık bir şey olarak bu güzel rengarenk şallar getirir. Pavlovoposad şalları, kürklü palto ve gece elbiselerinden günlük gömlekle yaz elbiselerine kadar türlü kıyafetlerle ve hatta plaj elbiseleriyle kullanılabilir.
Pavlovoposad Şalın Tarihi
Pavlovoposad şalı ubrus (убрус) denilen işlemeli basit bir bez parçasından doğmuş. Eskiden Rus kadınları, kullandıkları başlıklarını ubrusla ile kapatıyorlardı. 17. yüzyılda başlık yerine, ‘büyük’ anlamınını taşıyan Farsça ‘şal’ ismini alan başörtüsü geliyor.
Şal, bir Rus kadını için hem günlük hayatında hem de özel veya bayram günlerinde geleneksel milli kıyafetinin olmazsa olmaz bir parçasıdır. Eskiden, insanların arasına başı açıkken çıkmak (выйти простоволосой) Rus kadınlar için son derece ahlaksız bir hareket sayılırdı. Günümüzde bu gelenek Ortodoks kiliselerde varlığını sürdürmekte. Kiliseye giren kadınlar, başlarını mutlaka şal veya eşarp ile kapatmalıdırlar.
Geleneksel şallarının desenlerinde daima ötücü kuşlar, hayat ağacı ve kuğular gibi pagan sembolleri bulunurdu. Daha sonra bu desenlerine Avrupa kültüründen gelen antik vazolar, Fransız çiçek buketleri, üzüm dalları ve iri çiçekli vazoların resimleri de eklendi. Ayrıca, Hint ve İran baklagiller ve Paisley desenleri de hiçbir zaman eksik olmamıştı. Son zamanlarda Pavlovoposad şallarının ana deseni olarak gül yer almaktadır.
Seri imalata girmeden önce Pavlovoposad şallar elle dekore edilirdi. Bu iş yapılması oldukça karışık, zor ve zaman alıcıydı. Özel tahta kalıplar kullanılarak üstündeki şekiller oluşturuluyordu.
Şallar, Rusya’nın bir çok şehrinde yapılır, ama en çok tanınan ve meşhur olanlar Pavlovo Posad’da üretilir. Pavlovo Posad şehrindeki bulunan şal fabrikası 215 yıldan fazla işletilmektedir. Ancak, meşhur şalların üretimi, fabrika açıldıktan 50 yıl sonra Yakov Labzin ve Vasiliy Gryaznov isimli 2 tüccarın sayesinde hayat bulmuştur. O zamandan bu yana Pavlovo Posad Şal Fabrikası birçok rakipleri ile karşı karşıya gelmiş fakat yetenekli usta ve desen sanatçılarının sayesinde hayatta kalmayı başarmış ve 2000 kişilik istihdam sağlayarak Rusya’nın en büyük ve en meşhur fabrikası haline gelmiştir.
Meşhur Pavlovoposad şalları Merinos koyun yününden yapıldığı için; kumaşı ince ve sıcaktır. Bir şal için yaklaşık 100 ila 300 gram yün kullanılıyor. Yün şallarının yanı sıra ipek şallar da üretilmektedir.
Şalların üretim videosu için tıkılayın
Гжель (гжельская керамика) / Gjel (Gjel Seramiği)
Türkiye için İznik Çinileri neyse, Rusya için de Gjel seramikleri odur.
Rusların geleneksel seramik sanatı gjel, adını Moskova’nın 60 kilometre güneydoğusundaki Ramensk bölgesinde (oblast) yer alan Gjel ilçesinden almaktadır.
Rus seramik sanatının doğduğu ve geliştiği yer olan Gjel, günümüzde de Rusya’da seramik sanatının merkezidir.
Mavi beyaz renkteki ve çiçek, kuş, ağaç, hayvan vb. doğa işlemelerinin ağırlıkta olduğu gjel seramiği, Rusların en önemli geleneksel el sanatlarından biridir. Matroşka bebeklerle birlikte gjel, Rusya’ya gelen turistlerin en çok rağbet gösterdikleri turistik ürünlerin başında gelir.
Orenburg Tüy Şalı / Оренбургский пуховый платок
Orenburg Keçi Tüylü Şalı; Matruşka, Tula Semaveri, Gjel Seramiği, Hohloma Boyaması, Paleh Kutusuı, Vologda Danteli, Dımkovo Oyuncağı, Jostov Tepsisi, Ural Malakiti, Rostov Emaye ve Pavlovo Posad Şalı ile birlikte Rusya’nın sembollerinden biridir.
Bir halk sanatının adı, genellikle, onun doğduğu yerine göre verildiği için Orenburg şalı da bu sebepten dolayı böyle adlandırılmıştı. Günümüzde keçi tüylü şalları, Penza ve Voronej gibi şehirlerde de örülüyor; fakat Orenburg şalının görkem ve ihtişamına onlardan hiç biri ulaşamıyor.
Orenburg şalını çok meşhur bir şal yapan onun eşsiz nitelikleridir. Dünyanın hiçbir yerinde bu özelliklerine sahip bir şal üretilmemektedir. Orenburg şalı; 16-18 mikron kalınlıkta olan dünyanın en ince yerli keçi tüyünden üretilmekte. Örneğin; angora tüyü veya tiftik ipi kalınlığı, 22-24 mikrondur. Bu kadar ince olduğuna rağmen Orenburg keçi tüyü aynı zamanda dünyanın en sıcak tüyü olarak kabul edilmekte. Bunun sırrı da keçilerin yetiştiği sert hava koşullarında saklıdır.
Orenburg Şalının Tarihi
Tüyden örme zanaatı Orenburg bölgesinde 18. yüzyılda, 250 sene önce ortaya çıkmıştır. Bir diğer araştırmaya göre yerli halk daha Orenburg ili kurulmadan önce bile bu tür şalları örüyordu.
Eskiden Kazaklar, askeri görevlerini yerine getirmek için evlerini sık sık terk edip eşlerini yalnız bırakmak zorunda kalıyorlardı. Ev işlerini üstlenen kadın ve yaşlılar toprak sürmek ve diğer ağır toprak işlerini yapacak güçlere sahip değillerdi. Üstelik Orenburg bölgesinin Doğu’ya doğru uzanan topraklar pek te verimli sayılmazdı. Bu nedenle kadınların el işlerini yapacak epey zaman kalıyordu. İşte tam bu topraklarda, Orenburg’un Doğu bölgesinde Guberlin dağların eteklerinde doğmuştur, tüyden örme el sanatı.
Yarı şeffaf, hafif mi hafif ve örümcek ağına benzeyen ajur desenli bu şal, Orenburg bölgesinde ‘örümcek ağı’ adını almıştı. O zamanlarda birçok kazak askerlerinin eşleri dul kaldıkları için; seneden seneye kadın nüfusu artış göstermekteydi. Kendini ve çocuklarını geçindirmek için yalnız kalan 30-35 yaşlarındaki kadınlar, ellerine şişleri ve keçi tüylerini alıp satmak amacıyla şalları örmeye başlamışlar.
Nesiller boyunca kadınlar, Orenburg tüylü şallarının iplik bükme ve örme tekniklerini geliştirip bu alanda zengin bir deneyim kazandılar ve çok zaman geçmeden bu zanaat çok popüler ve kar getiren bir işe dönüştü. Sonuç olarak Orenburg tüylü şalın, örme temelini oluşturan yöntem ve teknolojisi oluştu.
‘Örümcek ağı’ şalı, kalın yün şalı kadar sıcak olmasa da o zamanlarda kaşmir şalı kadar çok popüler bir şaldı. Önce Moskova ve Sent Petersburg, sonra tüm Rusya bu eşsiz şalların varlığını öğrendikten sonra; şalların talebi yüz kat kadar yükselmişti. Bu talep Orenburg bölgesinin ekonomik kalkınmasına neden oldu.
Orenburg şallarının yurtdışına çıkışı, ilk kez 1857 yılında Fransa’da Uluslararası fuarında gerçekleşti. Böylece, bu şalları tüm dünya tanımış oldu. 1862 yılında ise Londra fuarında düzenlenen bir yarışmada M.N. Uskova adlı katılımcı ‘Keçi tüylü şalı’ madalyasını kazandı.
Keçi tüylü şallarının özelliği, makine örgüsüne uygun olmamasıdır. Bu nedenle tüm şallar, ellerle örülür ve bundan dolayı bu şalların fiyatı epey yüksektir. Fakat, böyle bir eser, yüksek fiyatını hakkeder.